10 Mayıs – 23 Kasım 2025
Sale d’Armi, Arsenale
Venedik, İtalya
(TR) / (EN)
Sergi Planı

Konsept: Ceren Erdem & Bilge Kalfa
Tasarım: Bilge Kalfa Architecture
Üretim: Förni & Mono Earth
Ses yerleştirmesi: Michael Akstaller
2025

 

Yerebasan’ın kalbinde, toprakla kaplanmış dairesel ve kapsayıcı bir yapı olan in yükseliyor. Bu anıtsal form, ziyaretçileri içeriye çekiyor, onları toprağın maddi zekâsıyla fiziksel ve duyusal bir buluşmaya davet ediyor. in, bedeni doğrudan bir dokunsallık içinde toprağa bağlıyor, ziyaretçiyi toprakla kuşatırken, Michael Akstaller’ın mekâna özgü ses yerleştirmesi alanı yeraltı titreşimleri ve toprağın mırıltılarının kayıtlarıyla sarıyor.

in, toprağın yaşayan ve katman katman açılan arşivini somutlaştırıyor. Toprağın hafızasına, mikrobiyal yaşamına, jeolojik derinliğine ve kültürel önemine uyumlanmanın bir odası işlevi görüyor. Tarihi inşa bilgisini çağdaş tekniklerle birleştirerek ortaya çıkarken bir bilgi taşıyıcısı olarak ve geleceğe dair bir öneri olarak var oluyor. Bu, mimarlığın toprağı dinlediği, onunla işbirliği yaptığı ve kendini karşılıklı özen ve anlayışla köklendirdiği bir gelecek.

 

in
in

Toprağı Ancak Yüzeye Çıktığında Algılarız
Ses yerleştirmesi
2025

Bu proje, toprağı zamanın büküldüğü, tarihin kesiştiği ve geçmişin doğrusal olmayan biçimlerde yeniden yüzeye çıktığı yaşayan bir arşiv olarak araştırıyor. Toprağı kazmak katmanları açığa çıkarırken tektonik kaymalar, biyolojik yaşam ve insan müdahalesiyle şekillenmiş iç içe geçmiş zamansallıkları görünür kılıyor.

Ses, bu hareketlerin izini sürmenin bir yolu olarak devreye giriyor. O, yalnızca işitilebilir bir olgu değil, titreşim, dürtü ve yankılarla toprağın gizli süreçlerini duyumsamanın da bir aracı. Michael Akstaller ses kayıtlarını İstanbul’un içinde ve çevresinde, adalardan ormanlara, mezarlıklardan sahillere, tarım alanlarından sanayi bölgelerine, barajlardan Bizans ve Osmanlı kalıntılarına, geçmişi 300 bin yıl öncesine dayanan bir mağaraya kadar farklı mekânlarda yaptı. Her bir yer, geçmiş ile bugünü üst üste getiren dokulu bir ses manzarası oluşturuyor. Toprağı Ancak Yüzeye Çıktığında Algılarız, toprağı belleğiyle, hareketiyle ve dönüşümüyle yaşayan, dinamik bir ortam olarak dinlemeye olanak sağlıyor.

Michael Akstaller
Michael Akstaller

Yeryüzü Örtüleri
Gömülü mikrobiyal kültürler ve toprak içeren keçe bazlı tekstil
2025

Yeryüzü Örtüleri, on yıllarca süren madencilik, erozyon ve endüstriyel faaliyetlerin etkilerinin ardından toprağın nasıl iyileşebileceğini araştırıyor. Proje, organik liflerden dokunmuş ve Türkiye genelinden toplanan mikrobiyal kültürlerle kaplanmış biyo-onarım örtüleri kullanarak bir mikrobiyal aşılama yöntemi sunuyor. Bu örtüler ayrıştıkça, toprağa belirli mikroorganizmaları kademeli olarak salarak toprağı zenginleştiriyor, ağır metalleri nötralize ediyor ve dengesizlikleri düzeltiyor.

 

Yeryüzü Örtüleri, teknolojik bir çözüm sunmak yerine, toprak bozulmasının görünmez yaralarına ve acil bakım ihtiyacına dikkat çekiyor. Sömürüden yöneticiliğe geçişi öneriyor ve bizi toprağa bilinçli, saygılı ve sabırlı bir şekilde bakmaya çağırıyor.

 

Orkan Telhan
Orkan Telhan
Orkan Telhan

Toprak Pigment Ayrımları: Yerin Katmanlarını Açığa Çıkarmak
Fotoğraf emülsiyonu, Toprak, asitsiz kâğıt, ışıklı kutular, 24 adet, (her biri) 47 × 47 cm
2023

 

Bu çalışma 395 yıllık bir çınar ağacının altındaki görünmeyen katmanları hassasiyetle araştırıyor. Tümü minerallerden, humustan ve başka doğal maddelerden elde edilen her bir pigment, bin yıllar boyunca süregelen bir dönüşümün hikâyesini anlatıyor. Kamera kullanılmadan üretilen bu imgeler; toprağın jeolojik, biyolojik ve toplumsal kuvvetlerin etkisi altında zamanın bir arşivi olduğunu vurguluyor.


Yerebasan kapsamında sergilenen bu eser, izleyicileri toprağı edilgen bir madde olarak değil, hayatlarımızı ve anlatılarımızı biçimlendirmekte etkin bir kayıt olarak görmeye davet ediyor. Serginin ana temalarıyla uyum içinde yer değiştirme, dönüşüm ve karşılıklı bağlılık katmanlarını görünür kılıyor. Doğal döngüler ile kazı, inşa etme ve mesken tutma gibi insan müdahaleleri arasındaki paralellikleri açığa çıkarıyor.

Sinem Dişli

Kozmik Çekirdek
Sıkıştırılmış toprak, R: 33 × 138 cm (y)
2025


İnsanlığın yeni bir gezegen keşfettiğinde toprak örnekleri toplama dürtüsünden yola çıkan Kozmik Çekirdek, sanat ve bilimin kesişimini araştırıyor. Üretimde, gezegen yüzeylerinin katmanlı yapısının benzerlerini üretmek için geleneksel sıkıştırılmış toprak tekniğine başvurulurken, jeolojik oluşumların ince detayları üç boyutlu kil baskı ile kayıt altına alınıyor. Geleneksel ve çağdaş tekniklerin bu birleşimi, katmanlı dokular ve parametrik formlarla ​​hayali kozmik arşivlere biçim veriyor. Kozmik Çekirdek, toprağın tarihini anlama merakımızın gelecek olasılıklarına dair tahayyülümüzle kesiştiği noktaya yerleşiyor. Toprak örneği blokları, arazileri arşivleme işlevi görürken, Kozmik Çekirdek serisi bu blokları parametrik tasarım süreçleri aracılığıyla anlamlı biçimler olarak yeniden yorumluyor.

Mono Earth & Solidified
Mono Earth & Solidified

Kabuk Serisi
Kabuk #06, 2011. Alüminyum üzerine arşivsel pigment baskı, 110 × 138 cm
Kabuk #07, 2011. Alüminyum üzerine arşivsel pigment baskı, diptik, 90 × 234 cm
Kabuk #21, 2013. Alüminyum üzerine arşivsel pigment baskı, tetraptik, 90 × 448 cm
2011-2013

İstanbul’un çeperlerindeki dönüşümü izleyen fotoğraf serisi Kabuk, 2011-2013 yılları arasında kentin bitmeyen inşa, yıkım ve yeniden inşa döngülerini kayda alırken kentsel büyümeyi besleyen, ancak mevcut toplulukları da tehdit eden taş ocakları ve hafriyat sahalarını belgeliyor.

 

Kabuk, taş ocaklarından şantiyelere, yıkım bölgelerinden çoğu günümüzde molozla doldurulmuş eski linyit madenleri olan dolgu alanlarına kadar tüm bu malzemelerin İstanbul’un değişen peyzajındaki dolaşımını açığa çıkarıyor. Bu döngünün son halkası, kentin amansız gelişiminin distopik bir sonunu simgeleyen İstanbul’un yeni havalimanı. Fotoğraf serisi; fiziksel mekân, toplumsal yapı ve ekolojik baskının kırılgan kesişimini görünür kılarak ziyaretçileri kendini durmaksızın yeniden inşa eden bir şehirde dönüşümün bedelini düşünmeye davet ediyor.

 

Serkan Taycan
Serkan Taycan
Serkan Taycan

Latmos Tanrıları
2023 - devam ediyor

Balıktaş Mağarası
Dibond üzerine arşivsel pigment baskı, 40 × 100 cm

Ocak 2025
Karadere Maden Ocağı

Dibond üzerine arşivsel pigment baskı, 40 × 100 cm
Aralık 2024

Hollow #2
Taş üzerine video projeksiyonu, 5’ 40”
2025

Latmos Tanrıları, Türkiye’nin güneybatısında yer alan antik Latmos (Beşparmak) Dağları’na odaklanıyor ve kayaya yönelik biri saygıya, diğeri ise madenciliğe dayalı iki farklı yaklaşımı karşı karşıya getiriyor. Proje, Karadere Vadisi’nde keşfedilen, genellikle kadın figürlerin baskın olduğu toplulukları gösteren, uyumu betimleyen ve tarihöncesi manzaraya kusursuz biçimde yerleşmiş tasvirlerden oluşan 8.000 yıllık kaya resimleriyle ilgileniyor.

Bu resimlerin karşısına, bugün bu jeolojik ve kültürel mirası tehdit eden modern feldspat madenciliğinin izleri çıkıyor. Yapıt, biri Balıktaş Mağarası’ndaki duvar resimlerini, diğeri Karakaya açık ocak maden sahasını gösteren yan yana iki fotoğraf baskısından ve The Hollow adlı bir video yerleştirmesinden oluşuyor. The Hollow, bir zamanlar hava tanrısına adanmış bir sunaktan esinlenirken bugün arazide açılan maden göllerini de anımsatıyor.

Latmos Tanrıları, ziyaretçileri insan ile doğa arasındaki bağı yeniden düşünmeye davet ediyor. Atalardan gelen bilgelikle çağdaş teknolojiyi harmanlayarak daha saygılı ve sürdürülebilir bir geleceğin yaratılmasına katkıda bulunmayı amaçlıyor.

 

Ali Mahmut Demirel
Ali Mahmut Demirel

Gülleler
El yapımı taş küreler, 25 adet, R: 3 cm
Farklı zamanlarda üretildi 

MÖ 9.500’e uzanan Neolitik bir arkeolojik alan olan Göbeklitepe’nin içinde bulunduğu Şanlıurfa coğrafyasından gelen Gülleler; insan, mekân ve taş arasındaki kalıcı ilişkiyi araştırıyor. Bu yapıt, günümüz kentsel ortamlarında hâlâ el yapımı taş güllelerle oynanan geleneksel bir sokak oyunu olan güllenin keşfiyle başlıyor. Görünürde sıradan olan bu oyun, bölgenin çok katmanlı tarihine bir geçit açıyor ve taş işçiliğine dair gelenekleri günümüzün toplumsal ritüelleriyle ilişkilendiriyor.

Yerebasan çerçevesinde Gülleler, dayanıklılık ve sürekliliğin bir ifadesine dönüşüyor. Oyun gibi gündelik jestlerin, sürekli bir değişim içindeyken bile mirası koruyabileceğini ve kolektif kimlik için bir alan açabileceğini yansıtıyor.

Sinem Dişli
Sinem Dişli
Sinem Dişli

Kabuk Serisi

Kabuk I-II
Kâğıt üzerine ceviz boyası, 75 × 100 cm, 75 × 95,5 cm (sırasıyla)
2022

 

Kabuk III-XI
Kâğıt üzerine ceviz boyası ve suluboya, 39,5 × 30,5 cm; 42 × 29,5 cm; 42 × 31 cm; 30 × 27,5 cm; 34,5 × 24,5 cm; 29,5 × 27,5 cm; 42 × 30,5 cm; 42 × 30 cm (sırasıyla)
2024

 

Kâğıt üzerine ceviz mürekkebiyle yapılan bu resimler harabelere ve üzerlik bitkisine odaklanıyor; üzerliğin harabelerin toprağına kök salarak yaşama dair yeni olasılıklar yaratma biçimlerini araştırıyor. Bir yaranın bağladığı kabuk gibi görünen harabeleri resmetmek için, eski Mısır’da ölü bedenleri bozulmaya karşı korumada kullanılan ve zamanla mimari restorasyonlarda da tercih edilmeye başlayan ceviz boyası seçilmiş. Harabeler bu boyayla kâğıt üzerinde adeta bir onarım sürecinden geçiyor. 

Fosforik asit açısından zengin toprakları tercih eden ve bu nedenle genellikle harabe ve mezarlık çevrelerinde görülen üzerlik [Peganum harmala L.], arkeologların bir bölgede geçmiş yaşam izleri ararken kazı yapacakları yerleri belirlemek için izini sürdükleri bir bitki. Adeta birilerinin ölmesini bekliyor ve ancak bu döngü içinde var olabiliyor.

 Hüseyin Aksoy
 Hüseyin Aksoy

Anadolu Vernaküler Toprak Barınak Mimarisi Araştırma Sunumu
2025

 

PROJE EKİBİ

Araştırma Danışmanları: E. Füsun Alioğlu, Senem Akçay

Koordinasyon: Dicle Beştaş, Emine Sandal

Yeniden resimleyen: Emine Sandal

Kaynakçanın yer aldığı PDF dosyasını indirin: https://drive.google.com/drive/folders/11WU5xHZpYMEf-Z7909ahsYuSlpcoHB-r 

 

E. Füsun Alioğlu & Senem Akçay
E. Füsun Alioğlu & Senem Akçay
E. Füsun Alioğlu & Senem Akçay

Sarsıntı

Lamba, motor, özel yapım elektronik devreler. Değişken boyutlar

2025

 

Sarsıntı, küçük yer sarsıntıları sırasında insanların avize gibi sallanabilen nesnelere bakarak deprem olup olmadığını anlama alışkanlığından yola çıkan bir proje. 

 

Sergi mekânının tavanından sarkan bir lamba, tavana bağlı motorlu bir mekanizma yardımıyla belirli aralıklarla harekete geçerek ortamda bir sarsıntı etkisi yaratıyor. Böylece toprağın/yerin sürekli, öngörülemez bir hareket hâlinde olduğu hissini veriyor.

 

Türkiye’de son on yılın sismik verileri ile buna dayalı olasılıklara göre programlanan mikroişlemcinin kontrolündeki bu hareketler bazen iki dakikada bir, bazen iki saatte bir meydana gelerek Anadolu levhasının dinamik yapısını ve depremle iç içe yaşamayı hatırlatıyor.

 

Ali Miharbi
Ali Miharbi

OUT

Observe.
Uncover.
Transform.
11

Toprak Kule

Karapınar Güneş Enerjisi Santrali SCADA Merkezi Binası Mimari Proje Yarışması, proje sunumu

2021

 

2021’de sonuçlanan Karapınar Güneş Enerjisi Santrali SCADA Merkezi Binası Mimari Proje Yarışması’nda ikincilik ödülü kazanan Toprak Kule adlı tasarımın temelinde, yapıyı kendi bağlamında üretme fikri yatıyor. Alanın içine yerleştirilen bir makine/üretim bandı, toprağı işleyerek geliştirilmiş toprak bloklar (GTB) üretiyor. Bu bloklar yerinde imal edilerek yapıyı oluştururken bir yandan da önünde derinleşen bir çukur açılıyor. Zamanla bu çukur hem yapının malzeme kaynağı hem de mimari biçimlenişinin bir parçası hâline geliyor.

 

Yerebasan anlatısının içinde konumlanan; kendi toprağından, hatta kendinden türeyen bu proje, hem fiziksel hem de kültürel olarak “yere basan” bir mimari yaklaşımı temsil ediyor. Toprak Kule, geçmişin yapma biçimlerini geleceğe taşıyan ve coğrafyayı biçimlendiren bir ütopya hayalini barındırıyor.

Yalın Mimarlık
Yalın Mimarlık
Yalın Mimarlık

REC II - Muqarnas

Sıkıştırılmış toprak bloklar, değişken boyutlar

2024

 

Robotic Earth Crafts [Robotik Toprak Zanaatları], yüksek ve düşük teknoloji yaklaşımlarını harmanlayarak toprak yapı elemanlarının tasarımı ve üretiminde parametrik modelleme ile robotik üretimin olanaklarını araştıran bir atölye dizisi. Atölye boyunca, arkaik simya geleneklerini disiplinlerarası bilimle bir araya getiren malzeme araştırmaları çerçevesinde mimarlık öğrencileri, yerel malzemelerin ve döngüsel tasarım anlayışının önemini kavrayarak ekolojik ilkeler ve permakültür tasarımıyla etkileşime geçti.

 

Atölyenin ana hedeflerinden biri, düzlemsel olmayan geometrik geçişlere sahip mukarnastan esinlenen sistemler için parametrik bir model geliştirmekti. Malzeme tarifleri killi toprak, alçı, kireç, su ve kalker tozu gibi katkı maddeleri içeriyordu. Katılımcılar sürdürülebilirlik ve uyum sağlama özelliğiyle tarihsel değere sahip bir malzeme olan sıkıştırılmış toprak karışımlarını test etmek için tekrarlamalı bir süreç izledi. Karmaşık geometrilerde maksimum doğruluk elde edebilmek için robotik bir kolun sıcak tel tekniğiyle hassas bir şekilde kesip biçtiği köpük kalıplar kullanıldı. Bu kalıplar keskin köşeleri ortadan kaldırmak ve blok ağırlığını yapısal bütünlük için en uygun hâle getirmek üzere tasarlandı. 

 

Rec II
Rec II
Rec II

İğneada Projesi

2024

 

PROJE EKİBİ

Mimar: Özgül Öztürk  Döngüsel Tasarım

Proje Ekibi: Buket Yılmaz, Abdülkadir Özdemir

Assistan Mimarlar: Aysel Yılmaz, Mihriban Damla Şişman

Uygulama Ekibi: Rudus Restorasyon

 

Özgül Öztürk
Özgül Öztürk
Özgül Öztürk

Nevterra Evi

3B baskı ile yapılmış kırmızı toprak ölçekli model

2021

 

Sergide yer verilen mikrokonut tasarımı, Kapadokya’nın binlerce yıllık kültürel birikimi ve milyonlarca yıllık jeolojik oluşumlarından ilham alıyor. Nevterra Evi, doğal malzemeleri modern teknolojilerle birleştirerek toprağın hem maddi hem de manevi gücünü yeniden keşfetmeyi amaçlıyor. 

 

Araştırmada, tarihi bir yapı malzemesi olan ve geleneksel olarak kireç ile geri dönüştürülmüş ateş tuğlası tozunun karışımından elde edilen Horasan harcının kullanım olanakları inceleniyor. Bu eski yöntemin 3B baskı teknolojisine uyarlandığında ortaya çıkan yapısal potansiyeli ve baskıya uygunluğu değerlendiriliyor. Nevterra Evi geçmişin, bugünün ve geleceğin toprağın hafızasında nasıl bir araya geldiğini göstererek doğayla bireyler arasında yinelenmiş sürdürülebilir bir hayat tarzı sunuyor.

 

Nevterra Evi tasarımını keşfetmek için buraya tıklayın.

 

Solidified
Solidified

Biyo-Bilgi Tabanlı 3B Baskı Tuğla Örgüsü

Kırmızı toprak ile hibrit dijital üretim: 3B baskı, robotik işleme

2025

 

Tuğlanın Antik Mısır'ın güneşte kurutulmuş çamur yapılarından Venedik'in tonozlu kuyularına kadar evrimini izleyen bu proje, tuğlayı hem bir yapı olarak hem de kültürel hafızanın ve uyarlanabilir zekânın taşıyıcısı olarak inceliyor. Araştırma odaklı bu girişim, günümüzün çevresel zorlukları ve teknolojik ilerlemeler ışığında tuğlayı yeniden ele alıyor.

 

Biyolojik bilgiyle desteklenen tasarımı 3B baskıyla birleştiren bu çalışma, tek katmanlı tuğla tonozların asgari malzeme, bağlayıcı madde ve daha az iskele kullanılarak nasıl inşa edilebileceğini araştırıyor. Bitki biyolojisinde model bir organizma olan Arabidopsis thaliana'nın hücresel yapısından ilham alınarak gerilim dağılım prensipleri mimari biçimlere uygulanıyor. Bitki hücrelerindeki mikrotübüllerin yeniden düzenlenmesi, tuğla yapımında yük taşıma kapasitesini ve malzeme verimliliğini optimize etmek için bir model görevi görüyor.

Solidified
Solidified
Solidified

21. Yüzyıl Toprak Mimarisini Üretmek

 

Yelda Gin, mimarlık ve büyük ölçekli uluslararası projelerdeki on yılı aşkın deneyimi boyunca, özellikle çimento ve çelik gibi malzemelerin kullanımıyla ilişkili yüksek karbon emisyonu olmak üzere inşaat sektörünün çevresel etkilerine yakından tanık oldu. Bu farkındalık, altı yıl önce doğal malzemeler, özellikle de tarihsel olarak mimaride kullanılan temiz, düşük karbonlu, yeniden kullanılabilir ve ekonomik bir yapı malzemesi olan toprak üzerine araştırmalara odaklanmasına yol açtı. Faydalarına rağmen toprak; üretim hızı, standardizasyon, maliyet ve algı ile ilgili zorluklar nedeniyle modern uygulamalarda yeterince kullanılmıyor. Gin'in araştırması dijital üretim, otomasyon, modüler sistemler ve 3B baskı gibi modern teknolojilerin bu engelleri nasıl aşabileceğini ve toprak mimarisinin ana akım inşaata nasıl entegre edilebileceğini araştırıyor.

Araştırma makalelerini indir: https://drive.google.com/drive/folders/1eIX6Zwwoe-Wx7HdB3ffp7lpCWKDQNFnh

Yelda Gin
Yelda Gin
Yelda Gin

Atelier FY

 

Kazı toprağı çoğu zaman atık olarak görülür. Oysa bu malzeme, yeniden şekillendirildiğinde binaların yapı taşına dönüşebilir. Atelier FY tarafından geliştirilen “hafriyat atıklarının geri dönüşümü” projesi kazı toprağını çeşitli boyutlarda tuğlalara dönüştürerek bunların yapı malzemesi olarak kullanımını amaçlıyor. Bu sistem ve tuğlalar, yapı henüz tasarım aşamasındayken inşaat sürecinin yeniden düşünülmesine ve yenilikçi, ilham veren tasarımlar yapılabilmesine imkân tanıyor. Bu teknik, farklı toprak türlerine uyarlanabiliyor; proje ihtiyaçlarına göre ham ya da güçlendirilmiş karışımlar kullanılabiliyor.

 

Atelier FY
Atelier FY
Atelier FY

SüperKerpiç Çocuk Kitaplığı

2024

 

SüperKerpiç Çocuk Kitaplığı, 6 Şubat 2023’te Türkiye ve Suriye’de yaşanan deprem felaketinin ardından Herkes İçin Mimarlık Derneği’nin Poçolana Works ile işbirliğinden doğan kolektif bir çabayla tasarlandı ve inşa edildi. Proje; toprağı hafıza, dayanıklılık ve yenilenmenin bir aracı olarak ele alıyor ve toprağı yaşayan bir arşiv ve gelecekteki mimari pratikler için bir temel olarak ele alan serginin ruhunu somutlaştırıyor. 

Bu projenin temelinde, toprağın hem maddi hem manevi bir güvenlik kaynağı olarak nasıl yeniden tahayyül edilebileceğini gösteren süper kerpiç (SuperAdobe) yapı tekniği yer alıyor. Bu teknikle üretilen kitaplığın kalın, kalıcı, yekpare yapılarının inşasında yerel toprak kullanıldı. Burada dairesel formlar ilkel bir barınma ve korunma duygusu uyandırırken, topraksı dokular doğayla derin bir bağ kurmayı kolaylaştırıyor. Yapı, gündüz ve gece döngülerini simgeleyen birbirine bağlı iki kubbeden oluşuyor. Kitaplık, dokulu yüzeyleri ve dingin mekânları aracılığıyla geçmiş deneyimleri geleceğe dönük hayallerle birleştirerek toprağın yeşertme ve koruma gücünü vurguluyor.

 

Herkes İçin Mimarlık & Poçolana Works
Herkes İçin Mimarlık & Poçolana Works
Herkes İçin Mimarlık & Poçolana Works
Herkes İçin Mimarlık & Poçolana Works

Karapınar Güneş Enerjisi Santrali SCADA Yarışması (2021) 

Üretim: Yalın Mimarlık. 2.58”

 

BIRE-PAN, Common-Action Walls, REC II

Videografik tasarım: Sinem Serap Duran; derleme: Raghad Aljazairi, 2025

 

Anadolu Meleği Projesi, İğneada Projesi.

Üretim: Özgül Öztürk, 2025. 5”

 

Atelier FY

Üretim: Letisya Tapan, 2025. 4.40”

 

Süper Kerpiç Çocuk Kitaplığı

Üretim: Herkes için Mimarlık & Poçolana Works, 2025. 3.35”

 

Karapınar Solar Power Plant SCADA Yarışması (2021) 

Üretim: Yalın Mimarlık, 2.58”

 

 Videolar

Açık Çağrı sayfasına erişmek için tıklayın: 

https://turkiyepavilion25.iksv.org/tr/acik-cagri 

 

Açık Çağrı Seçkisi

Kitap sayfasına erişmek için tıklayın: https://turkiyepavilion25.iksv.org/tr/kitap

Kitap

Common-Action Walls (CAW)

Sıkıştırılmış toprak bloklar, değişken boyutlar

2017

 

Common-Action Walls [Komün-Aksiyon Duvarlar] prefabrik toprak bloklardan oluşan bir duvar prototipi. Bu prototip, kesintisiz boşluklar ve bitki yetiştirmek için gizli cepler içeren dikey bir bahçe olarak tasarlandı. 2017 yılında Karaalioğlu Parkı’nda düzenlenen IV. Antalya Uluslararası Mimarlık Bienali (IABA) için inşasında geleneksel sıkıştırılmış toprak teknikleriyle dijital teknolojiler bir arada kullanıldı.

 

Proje, sıkıştırılmış topraktan taşıyıcı bir sistem içinde büyük boyutlu boşluklar yaratmanın güçlüğünü ele alıyor. Hem geçirgen hem de dayanıklı bir şekil oluşturmayı başarmak amacıyla asgari yüzeylerin araştırılması sonucunda Gyroid geometrisi tercih edildi. Bu yenilikçi biçim, duvar tümüyle tek bir kalıp kullanılarak oluşturulduğundan hem üretimi akışkan hâle getiriyor hem de yapısal bütünlüğü sağlıyor. Dijital modelleme teknikleri ve çağdaş döküm teknolojileriyle üretilen bu prefabrik duvar, yerinde işçiliği ve yaşam döngüsünü desteklemesiyle sürdürülebilir olduğunu kanıtlıyor.

 

 Komün-Aksiyon Duvarları
 Komün-Aksiyon Duvarları

Toprağı geleceğin malzemesi olarak yeniden sahiplenenen ReYard Evi projesi, geleneksel yapı bilgisinin çağdaş teknolojilerle buluşarak günümüzün çevresel ve ekonomik sorunlarına çözüm üretebileceğini gözler önüne seriyor. İstanbul Teknik Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nin bu projesi için bir araya gelen disiplinlerarası ekip Team Bosphorus tarafından tasarlanan ReYard Evi, Solar Decathlon Africa 2019 için üretildi ve yarışma şartları gereği yalnızca yirmi bir günde, Fas’ın Ben Guerir kentinde inşa edilerek beş dalda ödül kazandı.

 

Ruhi Kafescioğlu’nun geliştirdiği Alker (alçılı kerpiç) yöntemi referans alınarak tasarlanan ahşap karkaslı toprak sandviç panel sistemi; prekast, modüler, hafif ve endüstriyel kullanıma uygun hâle getirildi. Bölgenin iklim koşullarına göre uyarlanabilen bu paneller boya ve sıvaya ihtiyaç duymadan, nem geçişine izin vererek, ısı depolayan ve yalıtım sağlayan biyoklimatik bir tasarıma sahip.

 

ReYard Evi, toprağın endüstriyel üretim ve sürdürülebilir tasarımla yeniden yorumlanarak erişilebilir, işlevsel ve estetik konut çözümleri sunduğunu gösteriyor; toprağın mimari yenilikteki asli yerini geri aldığı bir geleceği işaret ediyor.

 

ReYard Evi
ReYard Evi

BIRE-PAN (Prekast Yapı Elemanları Olarak Tasarlanan ve Üretilen Biyolojik Katkılı Sıkıştırılmış Toprak Paneller)

Değişken boyutlar

2023

 

BIRE-PAN, İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimarlık, Biyomühendislik ve İnşaat Mühendisliği bölümleri tarafından yürütülen, işbirliğine dayalı bir araştırma projesi. Proje, toprak mimarisini çağdaş inşaatla bütünleştirerek sürdürülebilir kentsel gelişimi ileri taşımayı amaçlıyor.


BIRE-PAN disiplinlerarası araştırma ekibi, toprak karışımlarındaki bitki bazlı bileşenleri ve bakterileri test ederek yapısal dayanım, su direnci, çatlak önleme ve ağırlık azaltma gibi özellikler açısından değerlendirmeler yapıyor. Tarımsal atıklarla malzeme elde etme tarifini seri üretime uygun biçimde standartlaştırarak prekast bileşenler için dijital bir tasarım-üretim sistemi kuruyor. Bu sistem tek tip seri üretime başvurmadan, kitlesel özelleştirmeye imkân tanıyarak tasarım olanaklarını çoğaltıyor. Tasarım sürecine değer katarken bir yandan da biçim ve örüntülerin araştırılma potansiyellerini genişletiyor.

BIRE-PAN
BIRE-PAN

Anti-Ruin

Atık taş tozu ve kuvars kumuyla bağlayıcı püskürtme yoluyla 3B baskı, 260 × 240 × 245 cm

2025

 

Anti-Ruin, yapılı çevrenin kırılganlıklarını entropiyle savaşmak yerine onunla uyum içinde dönüştürmeyi amaçlıyor. Proje, değişime direnmek yerine onun varlığında gelişip serpilmesine imkân tanıyan bir mimarlığı savunuyor. Anti-Ruin, birbirine bağlı bileşenlerin oluşturduğu benzersiz ama uyumlu parçaların değişime rağmen bütünlüğünü koruduğu bir sistem sunuyor.

 

Jeolojiden ilhamla yüksek çözünürlüklü 3B baskı yönetiminin kullanıldığı Anti-Ruin, ritmik geometrileri dijital olarak simüle edilmiş erozyon yüzeyleriyle birleştiriyor atık taş tozunu yeniden işlevlendirerek yapı atıklarını doğrudan üretime entegre ediyor ve böylece çevresel etkiyi en aza indirmeyi hedefliyor. Nassim Nicholas Taleb’in “kırılganlık karşıtı” kavramından ilhamla mimarlığı değişimle beslenen, uyum sağlayabilen ve dayanıklı bir sistem olarak ele alıyor. 

 

OZRUH
OZRUH
OZRUH

Fotoğraflar: Fatih Yılmaz

Sergi